Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale (buğday ve çavdar melezi) üreticilerine dekar başına 149 lira, 103 lira motorin ve 46 lira destek verilmeye başlandı. lira gübre. Üretim maliyetlerinin önemli girdilerinden olan mazot ve gübreye verilen desteğin ne kadar yeterli olduğu tartışma konusudur. Neredeyse her hafta zamlanan mazot ve fiyatları sürekli değişen gübre, çiftçinin üretim kapasitesini sınırlıyor.
Artı Gerçek’ten Osman Çaklı,CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez ile destek ödemesi ve tarımsal enflasyonun yarattığı sorunları anlattı.
‘DESTEKLER KESİNLİKLE DEVAM EDİYOR’
Ekonomik daralma hayatın her alanını etkilediği gibi tarımı da etkiliyor. Türkiye’de ipotekli tarım alanı 42,3 milyon dönüme ulaşırken, 2 milyon 230 bin çiftçinin tapularında ipotek bulunuyor.
Hükümet her yıl belirli aralıklarla çiftçilere yönelik teşvik paketleri hazırlıyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Geçen yıl başlattığımız bitkisel üretimde önemli girdi maliyetleri olan gübre ve mazot desteklerinin öne çıkarılıp ayni olarak ödenmesi çiftçilerimizden büyük tepki gördü.” Ancak gelen bilgilere göre tarımdaki daralma artarak devam ediyor. CHP’li Ömer Fethi Gürer’e göre kronik sorunların kaynağında yapısal sorunlar var.
2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre milli gelirin yüzde birinin çiftçilere verileceği belirtiliyor. Gürer, bu uygulamanın yapılmadığını ya da verilen takviyelerin yetersiz olduğunu belirtti. Gürer, şöyle devam etti: “Avrupa ülkelerinde yüzde ikilere varan destekler veriliyor. Türkiye’de destek karar alındıktan bir yıl sonra verilmektedir. Enflasyon nedeniyle verilen destek anlamsız hale geliyor. Yani bu destek geçen yılın verilerine göre belirlendi. Gübre fiyatları 9 bin TL civarından 20 bin TL’ye çıktı. Çiftçilerin aldığı desteklerin kalitesi ortadan kalkıyor. “Destek nominal kalıyor.”
AKARYAKIT TEMİNİ BİR DÖNÜM ÜRETİMİN ALTINDADIR
Sorunun kronikleştiğine dikkat çeken Gürer, bu uygulamalar nedeniyle Türkiye’nin dışa bağımlı hale geldiğini ifade etti. Hasat döneminde ‘randevu’ sorunu nedeniyle çiftçinin tüccara mahkûm edildiğini vurgulayan Gürer, “Çiftçi bu yıl para kazanamadı. Verilen bu ek depolamadaki artışı kapsamaz. O kadar değersiz ki. Tarlaya giden traktörün dönüm başına tükettiği mazotun belli bir kısmına destek sağlasa da genel tüketimde hiçbir anlam ifade etmiyor” dedi.
‘SORUN YENİ DEĞİL, GIDA SORUNU BÜYÜYECEK’
Destek verilecekse enflasyon dikkate alınarak yapılması gerektiğine işaret eden Gürer, sorunların yeni olmadığını şöyle anlattı: “2002’den bu yıla Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısı 1 milyon azaldı . Ayrıca ilaç, gübre vb. maddelerin de önemli bir kısmı ithal edilmektedir. Döviz oynaklığı tüm girdileri etkilemeye devam edecek. Bölgedeki savaş ortamından biz de etkileneceğiz. “Önümüzdeki dönemde gıda kaynaklı sorunların yaşanacağı kesin.”
‘SATIN ALMA FİYATLARI ZAMANINDA VE MALİYETİN ÜZERİNDE AÇIKLANMALIDIR.’
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez de enflasyon konusuna dikkat çekti. Suiçmez, “Buğdayın üretim maliyeti odamız tarafından 10,5 TL olarak belirlendi. “Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alımlarının gündemde olduğu bir ortamda, alımların gecikmesi nedeniyle ürün üreticinin elinde kaldı” dedi.
Suiçmez, çiftçilerin üretimden çekilebileceği uyarısında bulunarak, analiz için şu önerileri sıraladı:
“Girdi destekleri ekonomik gerçeklere uygun olmalı, toplam destek miktarı artırılarak zamanında ödenmelidir. Her ürün için maliyetin üzerinde satın alma fiyatlarının açıklanması gerekmektedir. “Üreticiler üretimden çekilirse salgın sonrası savaş ortamında dışa bağımlılık artacaktır.”
Suiçmez ayrıca tarımın karşı karşıya olduğu sorunun bir tercih olduğuna dikkat çekerek tarım politikalarının değişmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “Kamu tarım politikalarına mutlaka ihtiyaç var. Aksi takdirde raflar dolsa bile üretici tarlayı sürmezse kötü günler bizi bekliyor” dedi.
